not. altta actigim basligi burada da paylastim. gerekli aciklama.kismi var. 300 film de az kisi tarafindan bilinmese de onemli filmlerdir. elestirmeden once. okuyun. listeyi kıstım biraz. şimdi de sayılara ya da diğer filmlere takarlar. yapacak bir şey yok.
(bkz: zihin acan kitap gibi filmler)
…………………………………………………………………………………
1) naked
insanın evrimi, yabancılaşma ve akıcı, çarpıcı konuşmalar, başarılı mike leigh filmi.
3)the sunset limited
siyah-beyaz, bilgi-cehalet, yaşam-ölüm, bütün zıtlıklar bir odada sadece iki oyuncunun konuşması üzerine ilerliyor
4) novaya zemlya
hapishanelerde yer kalmayınca, rus ve çeçen suçluların, gözetimdeki bir adaya yerleştirilmesi ve gelişen olaylar. medeniyetin, doğal şartlar konusu zorladığı takdirde gelebileceği boyutlar ve rus gözünden insan doğası.
6) flatliners
tıp öğrencilerin kendilerini 1 dakikanın aşağısında, geçici olarak öldürmesi ve geri uyanmaları, o beyaz ışık dediğim yerde ne gördüler
7) dream with the fishes
yaşam ve ölüm, ne kadarımız yaşama ne kadaramız ölüme tutunuyor ve hayatın engellediği tutkuların peşinesadece ölüme yakınlaşınca mı gideriz. yaşama ne kadar bağlıyız
8) doubt
dinin insan ilişkilerindeki sırları, gerçekten dine uygun yaşamak insan doğasına ne kadar uygun
9) he was a quiet man
kimsenin göremediği bir insan kendisini nasıl gösterebilir, erkeklerin hayalarının yasalarla sıkıştırıldığı bir dünyada insanların dikkatini çekmek için ne yapılabilir. gerçek ve hayal, bunlara ayırdığımız süre ne. iş hayatında insanın toplumun gözündeki yeri
12) bom yeoreum gaeul gyeoul geurigo bom
doğa ve insanın bir keşişin gözünden uyumu, çocukluk, gençlik, olgunluk ve yaşlılık. hayatın 4 mevsimi. sembolik anlamlar. kim-ki duk’un en sevdiğim filmi
13) los cronocrímenes
zamanda kırılma üzerine enfes bir film. gerilim gücü yüksek, sürükleyici ve çarpıcı
14) house of games
gerçek ve kurmacanın birbiri içine geçtiği, psikolog bir kadınla poker oyunu içerisinde gibi hissetiğiniz david mamet filmi. hasta ve normal, suçlu ve masum. zıtlıklar ve filmin sonu çok iyi, tam bir gece filmi
16-17) the playerve barton fink
hollywood’un mutfağındaki sağlıksız koşulları gördüğümüz, hamamböceklerinin cirit attığı (ırkçı bir benzetme değil) enfes iki film. şu iki arka arkaya izlerseniz, sinemadan beklentiniz de değişir
18) last night
kıyamet kopsa insanlık bunu nasıl karşılar, o bir gün ve dünyanın farklı ülkelerindeki insanlar
19) after hours
harika bir gece filmi daha. insanlara ne kadar sürede güveniriz, önyargılar bizi nereye sürükler. bulmaca gibi ilerleyen bir film. martin scorsese’ten çok farklı bir film
20) englar alheimsins
delilik, aile, toplum, ilişkiler. sürrealist bir biçimde giden film konuşmaları, komplo teoreliriyle sizi sizden alacak türde.
21) ı’m here
spike jonze’ten çarpıcı bir kısa film, 2 robotun zıtlıklar içindeki uyumu ve melankolik bir atmosferde beraberlikleri
22) kes
ingiltere’deki buz gibi eğitim sistemi ve aile disiplini arasında sıkışan bir çocuğun, kuşlarla ilişkisi. insandan daha çok hayvanlara yakınlaşan insanoğlu
23) bab’aziz
mistisizmin en güzel örneklerinden. masalımsı anlatımı ve insanı büyüleyen ilahileriyle harika bir nacer khemir filmi
24) smultronstallet
rüyalar ve gerçek, de chirico’nun resimlerinden fırlamış gibi duran bir ingmar bergman filmi. yaşlılık-gençlik, başarı-belirsizlik zıtlıkları içerisinde bir yol hikayesi
25) chasing amy
ne kadar medeni olursak olalım, ne kadar aldırmaz olursak da olalım ve en önemlisi hangi ırktan olsak da olalım aşık olma insanın asla geçmişi sorgulamasına engel olamıyor. çizgi roman sevenlerin kaçırmaması gereken bir film. kanımca kevin smith’in en olgun ve güzel işi. sevdiklerimiz için ne kadar fedakarlık ederiz ve ne kadar karşılık alırız.
judgment at nuremberg
2.ci dünya savaşından midesi bulanlara ilaç gibi gelecek 2.ci dünya savaşı temalı mahkeme filmi. alman insanın sınıflara göre hitlere bakış farkları. ön yargılar ve sağlam bir özeleştiri içeren, insanlığı sorgulayan bir stanley kramer filmi
28) strings
hamlet uyarlaması gibi duran, iplerle dünyaya bağlı ve herkesin bir iple birbbirine bağlı olduğu sağlam bir animasyon.
29) akiresu to kame
post modern sanatı eleştiren çok başarılı bir takeshi kitano filmi. resim sanatının geleceği ne, galeri ve sanatçı ilişkileri.
30) seconds
olmak istediğimiz kişi değilsek, yaşam çok rutin ve sıkıcıysa, bize başka biri olma imkanını verseler, yeni bir başlangıç yapsak hayat nasıl olurdu?
31) la meglio gioventù
italya’nın 40 yılı bir ailenin gözünden aktarılıyor. çok uzun olsa da çok kısa gelecek hayat gibi bir film
32) ghost worldve frances ha
yabancılaşma, tutunamama ve olgunlaştıkça biz gibi çehre değiştiren arkadaşlık. biri çizgi roman uyarlaması diğeri siyah beyaz olan çok çarpıcı güzel 2 film. iki filmde de kamera 2 kız arkadaşın değişen yaşamlarında hareket ediyor.
33) my dinner with andre
tek mekanda geçen, bir yemekte sohbet halinde devam eden filmde, siyaset, din, sanat ne varsa bulacaksınız. anlatılarlar gözünüzün önünde canlanacak.
34) ılha das flores
bir domtesten çöplüğe kadar insanı huzursuz eden, keşke izlemeseydim diyeceğiniz kısa film. tüketim toplumunun korkunç boyutları, bizim bildiğimiz ama görmek istemediklerimizi göreceğimiz bir yapım
35) the broken circle breakdown
müzik-sessizlik, din ve inançsızlık. ve cevap verilmek istemeyen sorular. listenize atacağınız soundtracklere sahip, sizi salya sümük ağlatabilecek bir film. filmin zirvesinde yer alan tirad sahnesine özellikle dikkat. darwin ve bilimadamları…
36) la guerre du feu
80.ooo yıl öncesinde ilk ateşin homosapien-neandertal saflarda gidip gelen öyküsü. çekildiği yıla göre çok iyi görselliğe sahip
37) también la lluvia
kristof kolomb üzerine film çekmek için bolivya’ya gelen, kendini daha üstün gören insanların şahit oldukları. herşey satılık, yağmur bile. sömürgeci zihniyetin geçmişten günümüze şekil değiştirmesi
38) ınherit the wind
taşrada bir okulda öğrencilerine darwin ve evrim üzerine bilgiler veren ileri görüşlü bir öğretmenin, önce kasaba halkının sonra da hristiyanlığın savunucusu bir avukatın elinden kurtulmak için verdiği hukuki mücadele. mahkeme salonunda dehşet dialogların olduğu filmin yönetmen koltuğunda yine stanley kramer var
40) mia aioniotita kai mia mera
yunanistan deyince, theodoros angelopoulos’u unutmak olmaz. yaşlanmış bir yazarın, dantevari sokaklardan, sınıra, küçük bir çocukla yolculuğuna tanık oluyoruz. cehennemden, arafa oradan cennete mistik bir yolculuk
41) angst essen seele auf
ırkçılık üzerine başarılı başka bir yapım. bu sefer zıtlıklar siyah-beyaz, eğitimli-cahil ve yaşlı-genç olarak verilmiş. toplumun insan üzerideki baskısı. insanın diğer insanlar için değeri.
42) el método
tek mekanda geçen enfes bir film. aynı zamanda the exam bu filmden etkilenmiştir. işe alınabilmek için ne kadar ileri gidebilirsin. dışarısının distopik bir kaos içerisinde anlatıldığı, başvuru odasında gerilimin sn derece kendisini hissettirdiği başarılı bir film
43) la planète sauvage
insanoğluna hayvanlar için empati kurmasına yardım edecek başarılı bir animasyon. insanlar başka bir çeşit gelişmiş canlı tarafından aynı bizim hayvanlara yaptığımız gibi tasmalarla gezdirilse, vahşi olanları hunharca katledilse ne yapardık?
44) punishment park
deneysel bir film. belgesel gibi ilerlerken mahkeme sahnelerindeki konuşmalar çok can alıcı. cezanın affı için belli bir kilometreyi polislere yakalanmadan geçmeye çalışan aktivist gençler ve karşısından zorba polis devleti
45) ıdiot
fyodor dostoyevski’nin budala romanının birebir sinema versiyonu. ben çok başarılı buldum. bölüm bölüm anlatılmış. saflık ne kadar iyi bir meziyet ve dinin doğruluğun temsilcisi gibi durmak bizi toplumda nasıl bir hale sokar.
46) god on trial
yahudi kampında ölmeden önce tanrıyı, kurdukları mahkemede sorguya çeken, umutsuz insanların dramı. yahudiliğin başından beri, tanrının gazabı ve haklılığı
47) animals with the tollkeeper
tim roth’un oynadığı enfes bir film. yol hikayesi, fantastik öğeler herşey var filmde. big fish’i beğenenler bu filme de hayran kalır. hayatın anlamı, yaşam ve beklentiler
48) adams æbler
bir kilisede kendisini tamamen tanrıya adamış peder ve ceza affı için yanında çalışan suçluların hikayesi.
good night, and good luck.
1950’lerin amerikasında radyo-televizyon gazeteciliğinin ilk günleri george clooney’in yönetmenliği altınd ele alınmış
49-50) scener ur ett äktenskap ve who’s afraid of virginia woolf?
evliliğe karşı bakışınızı değiştirecek ve beraber bir ömrü sorgulatacak 2 film. tiyatro oyununu sevenler bu iki filmi izlesin. bunları beğenen 1968 yapımı faces filmine de bakmalı
51-52) deathtrap ve sleuth
2 film de poe, doyle gibi büyük yazarların eserlerine saygı duruşunda bulunurken, sürpriz kurgusuyla sürükleyici bir biçimde kendisini izletiyor. tiyatro oyununu sevenler bu iki filmi de izlesin
53) equus
atlara takıntılı bir ruh hastasıyla onu iyileştirmeye çalışırken kendi mantığını zorlayan bir doktorun hikayesi. 12 kızgın adam’ın yönetmeni, sidney lumet’ten yine güzel bir film. deliliğin sınırlarında gezdirecek türden. aile ve din iyi bir biçimde kaleme alınmış.
54) sling blade
içerden çıkan sorunlu bir adama karşı toplumun önyargısı ve problemli bir aile hayatı yaşayan çocuğun sıradışı arkadaşlığı
55) onibaba
savaştan kurtulanların eşyalarını çalan kaynana ve kızın kendi aralarındaki akıl almaz mücedelesi. yerel efsanelerle birlikte sıradışı bir korku filmi
56) der siebente kontinent
haneke’den yine hayattan soğutacak bir film. tüketim toplumu içerisinde orta sınıfın günlük yaşayışı bir makine gibi kayda alınmış. sürpriz sonuyla çok çarpıcı etkisi altında bırakacak bir film
57) das boot
tek mekan filmlerinin padişahı. 3 buçuk saatin neasıl geçtiğini anlayamadığınız, karakterleri ve konuşmalarıyla o dönemin siyaseti hakkında da bilgiler veren harika bir alman filmi
58-59) stand and deliver ve the first grader
eğitimin rengi ve yaşının olmadığınu gösteren etkileyici 2 film, toplumun peşin hükümlerini kıracak türden
60) carnage
tek mekanda geçen, karı-koca, eğitimli-az eğitimli, üst orta sınıf ve alt ortasınıf çatışması. kahveden alkole erkek ve kadının karşı cinsin gözünden rollerinin ortaya çıktığı güzel bir film
62-63) …and justice for all. ve the verdict
mahkeme salonunda geçen iki güzel film. otoritenin sorgulanması ve insanların güvendiği değerlerin aslında nasıl şekil değiştirebilen bir yapıda olduğunu görmemizi sağlayan, adaleti adalet üzerinden eleştiren filmler
64) le hérisson
yaşamın anlamı, ön yargılar ve insanların oturdukları kata göre birbiri hakkındaki peşin hükümleri. doğu-batı medeniyetlerinin insan yaşamına bakışı, dışarıyı görmeyi bilen bir japon balığı misali küçük bi kız çocuğunun gözlerinden aktarılmış
65) the meaning of life
hayatın ne olduğu üzerine kaliteli parodiler ve terry gilliam’ın erken dönemleri
66) what ever happened to baby jane?
biri çocukken biri gençken iki ünlü kız kardeşin bir evde geçen karanlık macerası, kıskançlık, geçmişten gelen nefretle birlikte korkutucu türden bir film. bunu beğenen tystnadene izleyebilir
67-68-69) network ve quiz show ve they shoot horses, don’t they?
televizyon ve programların günümüzdeki yeri. kamera arkasında dönen hileler, insanların aç gözlülüğü ve medya patronlarının kan emiciliği
70) die fetten jahre sind vorbei
zengin insanların evine girip, modern işler çıkartan arkadaşların eskiden kendileri gibi anarşist olduğunu iddia eden burjuva bir adamla dağ evinde geçen hikayesi.
71) they live
en güzel tüketim eleştirilerinden biridir. gözlük sahnesi unutulmazlar arasındadır. medya, din kurumlarının nasıl paravanlar olduğunu görmek için bile izlenilebilir. uçuk ve tadında
74) medianeras
yabancılaşma, üst üste, yan yana ama yalnız yaşayan insanla yığını. güzel bir film. amelie tarzını sevenler izlemeli
75-76) searching for bobby fischer ve fresh
satranç oynamayı sevenlere göre 2 harika film. 2 film de bir çocuğun gözlerinden aktarılıyor. satrançtaki hamlelerin gerçek hayattaki yeri, öğrenen insanlar ve sürprizler
77) the quiet earth
kıyamet ve dünya üzerinde yalnız olduğunu düşünen bir bilimadamı. kilise sahnesi için bile izlenebilir. 28 gün sonra ve ben efsaneyim filmlerini etkilediğini düşündüğüm sahneler var
78) creation
darwin’in türlerin kökenini yazarken yaşadığı iç ve dıç zorluklar. aile ve din gibi kurumların bu yeni fikirlere bakışı ve darwin’in sanrıları
79) mandariinid
savaş karşıtı çok beğendiğim filmlerden
80) le procès
şüphesiz ki kafka’nın dava kitabı daha güzeldir ama orson welles’in gözünden bu filmi izlememek de olmaz. sahneler, mekanlar çok başarılı
81) den brysomme mannen
kuzey avrupa’nın cennet diye tanımlanan günlük yaşamına akılcı bir eleştri. sorunsuz, dertsiz bir urban bir cennet teması sorun çıkartacak bir adamın terk etme isteğiyle ilginç bir şekil alıyor. fntastik sayılabilecek film, güzel bir eleştiri sunuyor
82) rumble fish
küçük bir kasabada yaşamak, o kasabaya fazla olup yerel otoriteleri rahatsız etmek. francis ford coppola’dan farklı bir film
83) the music never stopped
müziğin insan hayatındaki yeri, hatırlatma gücü son hippienin ağzından aktarılmış. güzel bir doktor-hasta filmi. müzikleri harika
85) pleasantville
2 kardeş 60’ların televizyon dizisi içerisine girer ve oradaki ütopyayı altüst edecek “başarısızlık”kavramını diziye taşırlarsa neler olur. çok iyi film, sanatla ilgilenen kim varsa izlemeli
86) le tableau
sarayda yaşayan bitmiş “aristokrat” resimler ve onların saraya kabul etmediği, eksik, eskiz niteliğindeki vahşi figürler. çok güzel bir animasyon. türkçeye mutluluğa boya beni olarak geçti. resim sanatını sevenler kaçırmasın
87) saibogujiman kwenchana
delilik üzerine çok tatlı masalımsı bir film. old boy’un yönetmeni chan-wook park’un ellerinden delilerinde gözlerinden göreceğimiz bir film
88) being there
hayatı boyunca evden dışarı çıkmamış bir uşağın farklı insanlarla hayatının kesiştiği, harika bir toplumsal ve politik eleştiri içeren peter sellers filmi.
89) die welle
almanya’da yeniden nazizm canlanır mıydı? bu soru üzerine giden film, öğrenci ve öğretmen arasındaki bu tartışmadan yola çıkıyor.
90) everything ıs ılluminated
ailesinin anılarını toplayan bir çocuğun, geçmişe yönelik yolculuğu, yanındaki karakterler de filme uygun olarak çok sıradışı
91) never let me go
the island filmindense bu filmi tercih ederim. gen kopyalama, insanların kopya haline gelmesi gibi ince konulara değinen filmin kitabı daha iyi ama kitabına yakın sadelikte bir film.
93) cool hand luke
uyumsuz karakterin isavari hapishanedeki yaşamı. birey-toplum, itaat-asilik
94) unbreakable
en iyi çizgi roman filmlerindendir. hayatta herşeyin bir zıttı vardır ve bu zıtlıklar diğer zıtlığı var edecektir, şüphe, sorgulama ve aksiyonsuz bir çizgi roman filmi
98) stay
spoiler vermemek adına hasta-doktor ilişkisi üzerinden giden kolaj niteliğinde bir film diyeceğim. harika bir sonu var bu filmle ilgili sakın spoiler yemeyin çünkü en çok underated filmlerdendir.
100) king lear
kral lear 2008 yapımı olanı tam shakespeare’in dilinde. 2 buçuk saat ama teatral havasıyla kendisini izlettiriyor. listeye bir tane shakespeare koymazsak olmazdı. ben de olmak üzere çoğunluk bu eserleri okumak da zorlanıyoruz.
…………………………………………
savaş karşıtı:
birdy
no man’s land
johnny got his gun
bilim-kurgu
a scanner darkly
surreal
bi-mong
yume
sliding doors
o anjo exterminador
the science of sleep
pierrot le fou
mitoloji – modern yorumlama
the gaze of odysseus
medea
varoluşçuluk
un homme qui dort
ıdioterne
yabancılaşma
(medeniyetten kaçış)
paris, texas
nebraska
los lunes al sol
sans toit ni loi
le feu follet
tyrannosaur
kárhozat
sånger från andra våningen
walkabout
tanin no kao
happiness
nói albínói
inanç sistemi
dekalog
vozvrashchenie
nattvardsgästerna
deusynlige
leviathan
voksne mennesker
something the lord made
ta’m e guilass
distopya-medeniyetin çöküşü
pisma myortvogo cheloveka
soylent green
le temps du loup
metropia
strange days
la jetée
sistem eleştirisi
cet obscur objet du désir
hunger
the magdalene sisters
last year at marienbad
sometimes in april
evrim
powder
ı origins
gözetim toplumu
benny’s video
dans la maison
komünizm
la faute à fidel!
the andromeda strain
novecento
skazka skazok
diarios de motocicleta
soy cuba
oktyabr
tri pesni o lenine
4 luni, 3 saptamâni si 2 zile
before night falls
sanat
3 women
vargtimmen
benny & joon
teatral
mephisto
death of a salesman
the big kahuna
waiting for godot
jesus of montreal
mindwalk
macbeth
chinese coffee
bilim
einstein and eddington
ahlak felsefesi
joyeux noël
sosyal ağ
(simülakrlar-simülasyon)
disconnect
welt am draht
vanishing waves
altered states
sala samobójców
hukuk mücadelesi
the thin blue line
ın the name of the father
m
witness for the prosecution
suç ve ceza
the hit
psikoloji-psikaytri
sybil
clean, shaven
spellbound
felsefe
magnolia
a torinói ló
det sjunde inseglet
when nietzsche wept
yeraltı edebiyatı
(kafkaesk)
kafka
berlin alexanderplatz
barfly
leaving las vegas
de helaasheid der dingen
bukowski*
factotum
gainsbourg
control
alter-ego
anonymous
adaptation
politik
wag the dog
tinker, tailor, soldier, spy
missing
reds
the revolution will not be televised
libertarias
machuca
the wind that shakes the barley
la historia oficial
z
no
bahoz
shooting dogs
der baader meinhof komplex
ıdi i smotri
la noche de los lápices
voces inocentes
cautiva
metinlerarasılık
nostalghia
alexis zorbas
faust
feminizm
the hours
polytechnique
sedmikrásky
the stoning of soraya m.
volver
todo sobre mi madre
rusalka
4 luni, 3 saptamâni si 2 zile
tüketim bağımlılığı
99 francs
falling down
hayatın anlamı:
(yaşam-ölüm)
harold and maude
temple grandin
about schmidt
finding forrester
devrim
viva zapata!
la battaglia di algeri
ıl conformista
land and freedom
giu la testa
oktyabr
chelovek s kino-apparatom
lista de espera
la chinoise
woddy allen evreni
manhattan
deconstructing harry
sinema sevdalısı dostlara faydam olduysa ne mutlu bana.
KAYNAK